22 Ekim 2009

Balım'ın Hikayesi




Biraz uzun bi' yazı olacak, biraz da tatsız.. baştan uyarayım.. balım'la ilk tanışmamız bodrumda bi sabah denize inerken sitede bi arabanın altında oldu.. kediler de dahil olmak üzere tüm canlıları arkadaş zanneden bendeniz, bi' arabanın altında kıvrılıp yatmış halde buldum balım'ı.. balım kendini korumakla ilgili kendi kendine öğrendiği tek şeyi yaparak bana incecik süt dişlerini gösterdi hırlayarak.. annem uzaktan balımı görünce ben olduğumu ve bi' kediye hırlıyor olabileceğimi düşünmüş.. sonra yaklaştığında anlamış işin aslını.. balım yaklaşık 4 aylık, belli ki tazı kırması, bal gözlü korkmuş ve aç bi' köpiş olarak hayatımıza o gün girdi işte.. annem babama "siz denize gidin, ben eve dönüp mama vereyim." dedi..

balım muhtemelen diğer hayvanlardan ve insanlardan pek de nazik bi' muamele görmediği için herkese karşı çok temkinli... annemin ısrarı sonucunda eve kadar takip etmiş onu.. sonra mamasını ve suyunu yiyip içip uzaklaşmış..
aynı gün bizimkilerle bahçede otururken yine geldi balım, annem kalkıp hemen yine mama verdi ona.. mamasını bitirince kabına su koyup "gel bakalım balım" dedi, "balım mı koydun adını?" diye sordu babam.. balım kafasını babama çevirip gözleriyle cevapladı sorusunu...

o gün balımı bahçede bırakıp, 3ümüz denize gittik.. "gelir mi acaba yine?" diye sordu babam anneme, "acıkınca gelir" dedi annem ama eve döndüğümüzde onu bahçede bizi beklerken bulmayı o da beklemiyordu..

o günden sonra bi' daha ayrılmadı balım yanımızdan.. evden kim yürüyerek ayrılırsa ona eşlik etti ve yine onunla birlikte geri döndü.. zamanla da benden korkmamaya alışıp, benimle arkadaşlık etmeye başladı.. her eve döndüğümüzde onu hep aynı sedirin üstünde yatarken buluyorduk.. geceleri de aynı yerde yatıyordu, ve geceleri sürekli havlıyordu.. bi' gece annem kalkıp bahçedeki sedirin yanında çömeldi.. ne olduğunu anlamak için ben de esneye esneye peşinden gittim.. annem balımın başını okşayıp "korkma kızım, lütfen korkma, bak biz varız, kimse sana bi' şey yapamaz" dedi.. inanmayacaksınız ama ondan sonra bi' daha havlamadı balım..

ilk geldiğinde pek hareket etmemesine rağmen, mamaların ve vitamin tabletlerinin etkisiyle olacak, epey hareketlendi.. ilk başlarda sadece çim alanda dururken, benim de tahriklerimle verandaya indi, hatta hepimiz eve girdiğimizde kapıya kadar yaklaştı bi 'kez..

babam gidip balıma kene ilacı aldı, annem balımı ilaçladı, ilaç zehirli olduğu için kafasındaki keneleri elleriyle temizledi.. öylece bekledi balım.. hiç hareket etmedi.. sonra balımın yıkanma vakti geldi, çok korktu balım, kalbi bi' serçenin kalbi gibi atmaya başladı, sıska bedeni annemin elleri arasında tir tir titredi.. ama ilk karşılaşmamızda göstermeye çekinmediği dişleri aklına bile gelmedi balımın.. kurulanma faslında balımın titremesi azalarak son buldu.. galiba o sırada annem ağlıyordu..
o kadar akıllı bi' köpişti ki balım, onu kıskandığım zamanlar da oldu aldığı övgüler sebebiyle.. mesela kakasını ilk günler pek kullanmadığımız arka bahçeye yaptı.. annem bunu farkedip, kakaları topladıktan sonra bi' daha hiç arka bahçede kaka görmedik.. ama ben de tam ablalık yaptım ona, ağzımdaki kemiği istedi, verdim.. oyuncaklarıma sulandı, sesimi çıkarmadım.. ağır başlılığımla bizimkileri gururlandırdım..
arabaya doluşup denize gittiğimiz zamanlarda ise balım arkamızdan yaklaşık 1 km kadar koşuyor, sonra kara bir noktaya dönüşmesine az kaldı duruyor ve eve geri dönüyordu.. bu takipler son günlerde bizimkileri kara kara düşündürür oldu.. babam "yanımızda götürelim" dedikçe annemin içi acıyor ama bunun mümkün olmadığını bildiği için "tamam" diyemiyordu.. "biz döndükten sonra kesin kovar komşular onu" dedi annem, "şehir merkezine mi bıraksak, orada kendine yiyecek bulabilir." diyordu ama kendi içine de sinmiyordu bu düşünce..

son gece merkezde kucağında yavru bi' köpiş olan bi' kadınla karşılaşmış bizimkiler, kadın köpişi o gün almış.. annem hemen balımdan bahsetmiş, kadın "belki bi' arkadaşım alabilir" diyince de üşenmeyip eve dönmüşler.. kadın arkadaşına telefonla ulaşamadığını, onun gümüşlükte olduğunu söylemiş çünkü.. ben daha ne olup bittiğini anlamadan, annem sedirin üstünde yatan balımı kucağına alıp arabaya bindi.. balım önce korkudan annemin üstüne işemiş, sonra kadınla buluşmuşlar.. geri kalan yolculukta da arabaya alışık olmayan balım babamın üstüne kusmuş.. bizimkiler balımı sahiplendireceğiz diye hiçbir şeyi önemsemeden yola devam etmişler.. ama gümüşlüke gidince hüsrana uğramışlar, kadın restoranlardan birine oturuvermiş, güya köpişi sahiplenecek olan restoranın sahibi adam da balıma şöyle bir bakıp, "ben kendime zor bakıyorum" demiş.. bizimkiler üzüntü ve şaşkınlıkla kalakalmışlar.. balım da ayaklarının dibine oturmuş bizimkilerin.. gelen geçen herkes seviyormuş balımı, yemek yiyen 2 kadın ona bir şeyler vermişler.. "burada bırakalım" demiş babam, ayağa kalkıp otoparka doğru yürümeye başlamışlar balım da peşlerinde.. o sırada balım kaybetmiş bizimkileri.. annemler uzaktan izlerken koşuşturup onları aramış, sonra çaresiz taksi durağındaki adamın yanına oturmuş.. adam balımın başını okşamış.. bizimkiler arabaya binmiş ve yol boyunca hiç konuşmamışlar..

eve geldiklerinde de yüzlerinden düşen bin parçaydı.. annem bana sarılıp ağladı geç saatlere kadar.. ben de çok üzüldüm.. seni hep özleyeceğiz balım.. hepimiz..

2 yorum:

Related Posts with Thumbnails